Küçük Bir Kaçamak Desem ;)

 Hemen nerelere kaçtığımızı yazıyorum... Karadeniz... Bizim laz kızın memleketini görmek gerekiyordu mezun olmadan... Söz konusu gezmek olunca nefes almadan hazırlanıp çıkılır bizde ... Gözlerimizi sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Giresun'da pardon pardon mervişin çığlıklarıyla... Neymiş efendim çok güzelmiş, yemyeşilmiş, masmaviymiş, masalsıymış... Hee tabi canım on iki saatlik otobüs yolculuğunun onuncu saatinde sen beni uyandırırsan her şey masalsı olur. Tabi benim o masalsı doğayı farketmem zaman alacaktı.. Bu ara söylemeden geçmeyim biz bu kaçamağı 2011 de yaptık. Ama paylaşmak istedim çok eğlenceliydi :)

Denizi göreceğim diye tabi ki uyuyamadım hemen kızları uyandırdım beni denize götürün diye tabiri caizse kudurdum :) Denize olan bir tutkum var anlamakta güçlük çektiğim ... Uzun zaman olmuştu o muhteşem kokuyu içime çekmeye, dalgaların sesiyle huzur bulmaya... Pıt pıt benim zorumla dışarı çıkıldı huzur depolanıldı ve kahvaltı için eve dönüldü. Ve işte bizi can evimizden vuran Karadeniz pidesi bizi bekliyordu... Kahvaltıda pide kültürümüz yoktur ama bulunduğumuz ortama ayak uydurmakta da üzerimize yoktur hele ki yemek olunca :) Tavsiye etmeme gerek yoktur diye düşünüyorum anlamışsınızdır ne derece leziz bir şey olduğunu...

Söğütlü'den Akçabat'a kadar yürüdük. Espiriler, şakalar, gemiler, gülüşmeler, kikirdeşmeler .... Akçabat'a gidilir de köftesinden yenilmez mi ? Yenilir. Afiyette oldu açıkçası :) Tepelere, dağlara kahvaltı için, çay içmek için, fotograf çekilmek için, manzara görmek için ve daha fazla oksijen için şaka şaka abartmayayım tırmandık işte :)

Akçabat

Çaktırmadan fotoğraf çekeceğim diye kaliteyi düşürmüşüm :)

Söylemeden geçemeyeceğim kahvaltıları bir lezzetli anlatamam özellikle kuymak ... Doğal, taze, organik sebzeler, meyveler... Yedim pişman değilim yine olsa yine yerim. Keşke olsa... 

Biz eğlencenin dibine vurduk oksijenimizi depoladık. Bu bol enerjiyle dönüşte vizelere saldırdık.

love.kiss.